Hep diyoruz ya; "Eğitim ve sağlık siyasete kurban edilmemelidir" diye... İnsanlar bunu menfaatlerimiz ve kendi egolarımız için yaptığımızı söyleyerek bizi suçluyorlar ama birincisi öğretmen olmadığım halde eğitim sistemini savunmam sadece memleketim ve geleceğimiz içindir. Sağlık boyutu ise milletini seven biri olarak halkın kaybedeceğini düşündüğüm içindir.
Siyasiler her dönem oy kazanmak için bu iki kurumu ele alırlar ama hiçbir dönem bu kadar ileri gidip bu kadar değersizleştirilmedi. İnsanlar öğretmenlere, doktorlara, sağlık personeline düşman hale geldi. Aslı astarı olmayan vaatler, hiçbir gerçekliği olmayan maaş tartışmaları üzerinden yapılan kışkırtmalar, toplumu birbirine düşürmeler derken geldiğimiz noktada 20-30 sene emek verip öğretmen, doktor olan gencecik insanlar göz yummadan öldürülebiliyor ve halkımız buna üzüleceği yerde seviniyor, "oh iyi olmuş, haketmiş" diyebiliyorlar... Kendilerinin olduğu gibi onların da birer ailesi, sevenleri, sevdikleri ve hayatları olduğunu hiçe sayarak hem de...

Bugün gencecik bir doktor arkadaşımız SABİM adlı sözde işlem merkezi, özde ise sağlık personelini hayattan soğutan siyaset oyuncağına gelen şikayetler yüzünden dayanamayıp intihar ediyor ve tabip olmayan, bencil bir kadın Tabipler Birliği sayfasında - orada ne işi varsa artık - salyalar saçarak "aferin, kendi cezasını kendisi vermiş, doktorlar zaten bunu hak ediyor" gibi yorumlar yapabiliyor. Bu kadının annesi, babası, sevenleri zaten kahrolmuşken, verilen emekler, bir can bir anda dünyadan silinmişken böylesi nefretle dolu cümleler kurmak
insan olana asla ve asla yakışmayan bir harekettir.
İşte siyasetin ve menfaatin sağlık sistemini getirdiği nokta budur.
Böylelerini ve insanları bu hale getirenleri Allah'a havale etmekten, "doktorsuz kalın inşallah" demekten başka çare kalmıyor geriye...
Kaybeden sadece doktorlar, sağlık personeli olmayacak; Artık kaybeden ve kaybolan "insanlıktır." İzleyin ve zamanla kimin haklı çıkacağını görün.